4 Ocak 2013 Cuma

Faust


“Her şeyi etüt etmiş ve aşmış ve artık öğrenecek bir şeyi kalmadığına inanan Doktor Faust, yeryüzündeki sınırlı yaşamın acısından kurtulmak için ruhunu Mephisto ya, yani şeytana satar. Mephisto, bunun karşılığında Faust’u bilgi hastalığından kurtaracaktır. Nitekim bir cadının hazırladığı iksirle Faust un gençleşmesini sağlar. Artık genç ve yakışıklı bir adam olan Faust, Gretchen adında güzel bir kızla karşılaşıp ona âşık olur. Bu güzel kızın Faust un tutkusundan kurtulmasının yolu yoktur artık.”

Haydar Zorlu

Hepimizin az çok bildiği bir hikâye bu. Hiç olmazsa “ruhunu şeytana satan adam” tanımı duymuşuzdur. Bir kulak aşinalığımız bulunur Dr. Faust’a karşı. Goethe’nin kaleme aldığı ve Alman edebiyatının en önemli eserleri arasında yer alan “Faust” şimdi Türkiye’de sahneleniyor.



Haydar Zorlu tarafından çevrilen ve sahneye uyarlanan bu eserin tek oyuncusu da yine kendisi. Tek başına sahnede seyircisinin ilgisini dağıtmadan böylesine önemli bir eseri sergilemek yeterince zorken, Zorlu durumunu daha da güçleştirip sahneye sadece siyah perdeler yerleştirmiş ve bir küçük paravan ile bir de sandalye kullanmış dekor olarak. Yani koskoca sahnede kendisi dışında neredeyse hiç yardımcı etmen kullanmadan sergiliyor performansını. Öyle ki, giydiği kostüm bile fazlasıyla nötr, simsiyah bir kıyafet içinde çıkıyor sahneye.

Haydar Zorlu bu tek kişilik haliyle, sahnede 3 ayrı karakteri canlandırıyor: İlk olarak Dr. Faust tabi ki! Kendi içinde karmaşa yaşayan, ikilemlere düşen ve şeytanla anlaşma yapan doktorun iç çalkantılarını o kadar berrak aktarıyor ki izleyenlere; oyunun başından sonuna kadar bir an bile kopmadan Faust’un başına gelecekleri takip ediyor herkes. İkinci olarak Şeytan Mephisto! Doktoru yoldan çıkaran, onun ruhunu alan, kötü, anlaşılmaz şeytan rolünde de gayet başarılı Zorlu. Ve son olarak da Doktor’un âşık olduğu genç, alımlı ve ürkek kız Grechten! Sahnedeki oyuncu bu üç ayrı karakteri öylesine güzel ve dolu dolu yansıtıyor ki; izlerken adeta sahnede tek kişi olduğunu unutup üç ayrı karaktere ayrı ayrı yoğunlaşıyorsunuz. Kötü ve hain Şeytan’dan birdenbire zarif ve güzel genç kıza geçiş yapılmasını yadırgamıyorsunuz bile hiç.

Tüm bu başarılarının yanı sıra, iki dilde oynaması da kesinlikle ayrı bir güzellik ve etkileyicilik katıyor. Girişte ise Almanca bir tiratla başlamak, hem oyuna, hem Goethe’ye hem de Alman edebiyatına ve atmosferine kendinizi kaptırmak için çok iyi bir fırsat olmuş. 80 dakika boyunca bir an bile sizi bir an bile sıkmadan, hem ses tonu, hem bedeni hem de mimikleri arasındaki koordinasyonu ile kendisine hayran bırakarak başarılı bir şekilde aktarıyor Faust’u.

Kesinlikle Haydar Zorlu’nun takdir edilesi performansına şahit olmak için izlenesi bir oyun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder