29 Eylül 2012 Cumartesi

to rome with love


Filmin yönetmen, senarist ve oyuncusu Woody Allen.
Güzel bir cumartesi akşamı Caddebostan’da heyecanla izlemeye gittiğim,  Midnight in Paris’ten sonra sabırsızlıkla beklediğim Woody Allen filmi..

Film son derece tatlı bir melodi ile başladı. Duyduğunuz andan itibaren ona eşlik etme hissi yaratacak, hoş bir melodi... Derken, Roma’dan biraz görüntüler, Forum, Colleseum, Aşk Çeşmesi ve İspanyol Merdivenleri ve daha nice küçük, tatlı ara sokaklar ve karakterler…
Filmde tek bir konu işlenmemiş de, 4 ayrı koldan ilerlenmiş. O karakterlerin yaşamlarına birer kapı aralanmış. Her biri kendi içinde eğlenceli güzel samimi hikayeler oluşmuş. Tüm bunlarla birlikte çok beğendiğim Roma ve kulağa hoş gelen cezbedici müzikler de olunca muhteşem bir 2 saat yaşamış oldum.

Benim en sevdiğim hikaye ise Amerika’dan gelip İtalyan bir avukata aşık olan Alison ve onun ailesinin hikayesi oldu. Woody Allen’ın kızın babasını canlandırdığı bu bölümler çok samimi ve bol kahkahalı olmuş. Özellikle duştaki şarkı söyleme sahneleri :)

Ayrıca Jack, Sally ve Monica arasında geçen aşk üçgeni de, filmde işlenişi açısından ilginç olmuş bence.


Ama filmdeki en eğlenceli rol ise bir hayat kadınını canlandıran Penelope Cruz’un Anna rolüydü bana kalırsa. Bu filmde ayrı bir hayranlık duydum kendisine. Çok eğlenceli, komik, rahat bir karakter yaratmış Cruz.



Roma’da gezdiğim sokakları ve yemek yediğim yerleri, dilek tuttuğum çeşmeyi bana özleten bu film, bence en az Midnight in Paris kadar güzeldi. Onun kadar nostaljik bir Paris havasında olmasa da, eğlenceli bir Roma esintisi yaşattı. Film bittiğinde salondan çıkasım gelmedi ve ennn kısa sürede Vicky Cristina Barcelona’yı da izleyip, bu eksikliğimi telafi etmeye karar verdim.

Ne diyelim, herkesin söylediği gibi, sıra İstanbul’da olmalı bence de!